El Sanatlarımız
ISPARTA HALISI
Isparta'da halıcılığın tarihi 1200'lü yıllarda bölgede göçebe yaşayan Yörüklere kadar uzanmasına rağmen sistemli şekilde halıcılık, 1872-1875 yıllarında Isparta'da valilik yapan Eyüplü Ali Rıza Efendi döneminde gelişti. 1889'da özel bir tesisin kurulması ile kurumsallaşan halıcılık, 1958 yılından sonra hızlı bir gelişim gösterdi. 1972 yılında en üst seviyeye çıkan Isparta halıcılığında 43 bin 400 tezgahta 93 bin 700 çalışan tarafından 2 milyon metrekare halı dokundu. Bu yıllardan sonra makine halısının imalatı ve kullanımının artması sonucu el halısı dokuma sektörü gerilemeye başladı. 1989 yılında 20 bin tezgahta üretim 500 bin metrekareye, 2002 yılında ise 300 bin metrekareye kadar düştü. Günümüzde sadece çok az kişi tarafından üretimi yapılan ve yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalan Isparta halısının yok olmaması için kullanım alanı değiştirildi. Bu amaçla Isparta'da Davraz El Sanatları Merkezi, rekabet koşullarına ayak uyduramayan Isparta halısını, farklı ip çeşitleri ve desenler kullanarak minyatür hale getirip dünyanın birçok ülkesine ihraç ediyor. 360'A YAKIN FARKLI RENK KULLANILIYOR Davraz El Sanatları Merkezi Müdürü İhsan Akkuş yaptığı açıklamada 38x38 desimetre kalite ebadında pamuk üzerine yün ilmekli Isparta halısının, makine halıcılığının daha farklı, canlı desenler sunması nedeniyle bugünün şartlarında çok fazla rağbet görmediğini söyledi. Isparta halısının kullanım alanlarını arttırabilmek için 2011 yılında çalışma başlattıklarını anlatan Akkuş, kurdukları el sanatları merkezinde Isparta halısını minyatür hale getirerek, bu ürünleri hediyelik ürün olarak satmaya başladıklarını söyledi. Minyatür halılarda portre, manzara ve hayvan resimleri başta olmak üzere çok farklı desenlerin işlenebildiğini dile getiren Akkuş, sadece yün ve pamuğun kullanıldığı Isparta halısından farklı olarak ipek, akrelik, floş çeşitleri de tercih ettiklerini kaydetti. Böylece halıda görsel etkiyi en üst seviyeye çıkardıklarını ve resmi 3 boyutlu bir görünüme kavuşturduklarını belirten Akkuş, ürünlerine gelen yüksek talebin de doğru bir yöntem izlediklerini gösterdiğini vurguladı. ŞEYH ZAYED'DEN 10 BİN PORTRE TALEBİ Ürünleri Rusya, Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan'a ihraç ettiklerini bildiren Akkuş, şöyle konuştu: "Dubai Şeyhi Al Maktum, Birleşik Arap Emirlikleri Şeyhi Zayed ile Rusya Devlet Başkanı Viladimir Putin'in halı üzerinde işlenmiş portrelerini ihraç ediyoruz. İhraç ürünleri o ülkelerdeki marketlerde satılıyor. Al Maktum ve Zayed'den 10 bin portre talebi aldık fakat bu talebi mevcut altyapımızla ulaşmamız zor. Bine yakın portreyi gönderdik. Bunun yanında Türkiye'deki birçok turistik bölgeye de ürünlerimizi gönderiyoruz." Makine halılarında 6 rengin kullanıldığını, kendilerinin ise ara renklerle 360'a yakın farklı renge ulaştıklarını ifade eden Akkuş, bazen dokuma süresi 2,5 aya kadar çıkan ürünleri 2 bin 500 dolara kadar çıkan fiyatlarda sattıklarını kaydetti.
HALININ BİLİNEN MAZİSİ
Isparta halıcılığı eski bir tarihe sahiptir. 12. yüzyıldan itibaren çok önemli Türkmen nüfusunu barındıran Isparta ve çevresinde, meşhur Türkmen halılarını dokuyarak, komşu ülkelere ihraç edebilen eski bir ticari dokuma geleneği bulunmaktadır. 19. yüzyıl sonuna kadar Isparta ve çevresinde yaşayan Türkmenler ve Hamitoğulları, Melli, Sarıkaralı, Sarıkeçili, Karakoyunlu gibi aşiretlerle sürdürülen mahalli ve geleneksel Isparta halıcılığı yüzyılın sonundan itibaren, İzmir’den başlayarak Manisa, Kula, Uşak ve Isparta’da en ücra köylere kadar nüfus eden Şark Halı kumpanyası siparişleri ile Avrupa’dan gelen modeller ve bunlara uygun renklerle geleneksel dokuma tarzında büyük bir kültür değişimine uğramıştır.Isparta halı dokumacılığının, ilk defa 1891 yılında Babanzade Mustafa Zihni Paşa zamanında teşkilatlanarak köylere kadar yayıldığı görülmektedir. Ancak bu çalışma uzun ömürlü olmamıştır. Daha sonra Etirelizade Mehmet Efendi, Doktor Bodasaki ve tarihçi Böcüzade Süleyman Sami, Cumhuriyet öncesi Isparta halıcılığını geliştiren ve bölgeye yerleştiren kişilerdir. Bu kişiler, Isparta’da sürgün bulunan Hacik Usta ile İzmir’de bulunan Isparta’lı Agapoğlu ve mahdumlarıyla ilişki kurarak, Isparta’da Şark Halı kumpanyasını kurmuştur. 1890’lı yıllardan 1930’lara kadar bölgede Şark Halı kumpanyasının organizasyonu ile üreticilere yün ipi, boya ve desen verilerek, en ücra köylere kadar halıcılık götürülmüştür. Bu dönemde üretilen halıların desenleri ticari albeniye göre Uşak, Hereke, İran halılarından uyarlanmıştır. Üretilen halı desenlerine, dokuyan kimseler halının desen kompozisyonlarına göre bir takım isimler vermişlerdir. Bunlar: Kandahar, Üzümlü, Saatli, Hançerli, Bademli, Şimşekli, Ağaçlı, Beşir, Elvan, Goblen, Goncalı, Çelenkli gibi isimlerdir. Halıcılığın yaygınlaşmasıyla köylerde, evlerde, ıstar denilen halı tezgâhları yapılarak kurulmuştur. Istar iki yassı tahtanın bir üst, bir alt tarafına takılan "top" denilen yuvarlak ağaçlarla yapılır. Genel olarak halı tezgâhları iki cinse ayrılır: 1. Sarma Sabit Tezgâhlar: Leventlerin eksen uçları girecek şekilde iki uçları delik olan iki yan tahtası ve alt top, üst top tabir edilen iki adet levendin montaj edilip, diğer cihazlarının takılmış haline "takım tezgâhı" denir. Çözgü toplar üzerine sarıldığı için ve halı dokunacak yere payandalarla çakılıp tespit edildiğinden dolayı "sarma sabit tezgâh" adı verilir. 2. Portatif Seyyar, Düz Tezgâhlar: Bir yere çakılmayıp üzerinde çözgü ile istenildiği yere gezdirilebildiğinden adına "seyyar tezgah" denilmiştir. Sanayide çeşitli tiplerde profil ve saç demirlerden de yapılmaktadır. Halı ipinin geleneksel metotlarla elde edildiği Şarkikaraağaç, Yenişarbademli, Aksu, Eğirdir ve Sütçüler’de yaşayan Yörük ve Türkmenler mayıs ve eylül aylarında koyun yünlerini kırkıp yıkarlar. Yünler kurutulduktan sonra "yay" denilen aletle didiklenerek atılır. Ondan sonra kirmende eğrilir. Eğirme işini erkekler de yapar. Kirmende eğrilen ip "gelep" denilen yumak haline getirilir. Daha sonra suni ve kök boyalarla boyanır. Başka bir ip elde etme şekli de; kırkılan yün ya da pamuk "çark" denilen alette önce eğrilir. Bunun için pamuk ince çöplerle tüp biçimine getirilir ya da yün ise kollara takılan burma biçimine getirilir. 15-20 cm eninde yarım metre kadar genişlikte 6-7 tane ince tahtanın ortaları delinir. Sonra bir düzen içinde başka bir ağaca takılırlar. Ayrıştırılarak bir davul biçimine getirilip iplerle gerdirilir. Çevrilecek biçimde kolu da takıldıktan sonra iği de takılır, sonra ip eğirme işine geçilir. Buna "çark" denilir. Çarkta eğrilen ip iğ üzerinde yumak şeklinde olduğundan "ilgidir" denilen 50 cm kadar iki ucu oyuk bir ağaç üzerine aktarılır. Açıldığında bir daire oluşturacak olan ipler artık çile olmuştur. Çileler haşıllanır. "Haşıl" undan karılan bir maddedir. Çileler haşıl içine yatırılır. Böylece ipler, özleşmiş olur, sağlamlaşır, sonra kurumaya bırakılır. Ardından da "keceve" denilen basit aygıt ile "kargı"lardan hazırlanan toplulara takılır. Kirmende dokuma ipinin yanı sıra çuvalların, heybelerin, çadırların, çorapların, eşek ve develerin yularları ile kolonları bu aletle eğrilir.
Eskiden dokuma ve diğer iplerin boyaması kök boyaları ile yapılırken, günümüzde suni boyamacılık yaygınlaşmıştır. Bunların hiçbirini yapmayanlar iplik satış mağazalarından istedikleri halı ipini alırlar.Çözgü, dokunacak halının boyuna göre tespit edilir. Halı tezgâhının alt ve üst tahtaları arasında halı boyunca birbirine paralel olarak çaprazlama gerilmiş ipliklere "çözgü" denilir. Çözgü halı boyundan 120 cm uzun tutulur. Yerdeki kalas ya da beton zemindeki deliklere dikine doksan derece boru demirleri geçirilir. Çözgü ipinin bir ucu demirin alt ucuna bağlanır. Yeterli mesafedeki diğer boru demire doğru iplik götürülür. Dönüşte çapraz olacak şekilde geri getirilir. İlk demire dolanıp tekrar geri götürülür. Böylece yeterli tel sağlanınca çözgü bitmiştir. Her iki ucuna çiti zincir örgüsü yapılır. Çaprazın bozulmaması için iplik geçirilerek bağlanır ve boru demirlerinden çıkarılıp bükülür, çözgü tamamlanmıştır. Tellerin aynı gerginlikte olmasına dikkat edilir. Halı dokunurken çözgü ipliklerinin her çift teline belirli biçimde bağlanan ve yanyana gelerek sıralar oluşturan yün ipliğe "ilme" denilir. İki tip düğüm tarzı vardır. Tek bağlama; İran veya Sine düğümü, Çift bağlama; Türk veya Gördes düğümü. Isparta halılarında genel olarak 1 dm2’de 30-35, (1 m2’de 85.800) düğüm olduğu görülür. İlme sıraları arasına ve halının enine paralel olarak geçirilen çözgü ile beraber halının zemin dokumasını oluşturan yün veya pamuk ipliğe "atkı" denilir. Düğüm uçlarının belli uzunluklarda kesilmesi "hav" olarak adlandırılırken halının iki veya dört kenarını çevreleyen desenli veya düz kısıma "bordür" denilmektedir. Bordürle çevrelenen orta kısma ise "orta" veya "zemin" denilir. Halının eni yönünde başlangıç ve bitim uçlarında ve saçakların dibinde çözgü ve atkı ipliklerinden oluşan zincir şeklinde olan dokuya "çiti" denir. Başlangıç ve bitim kısımlarında yapılan düz dokumaya "halı kilimi" denir. Halı bittikten sonra ilmeli kısmı korumak üzere halının iki başında 5-8 cm genişliğinde desenli veya düz olarak dokunan kilim örgüsüne "toprakçalık" adı verilir. İmalâttan dokunup gelen halıya "ham halı" denir. Ham halılar yıkanmak üzere yıkamahaneye getirilir. Uygun bir beton zemine sırtı yukarı gelecek şekilde serilir. Alevli pürüz lambası ve alev ütüsü yardımı ile pürüzler yakılır. Bir "gelberi" ile yanıklar kazınır. Hortumlar ile üzerine su tutulur. Alt ve üstüne uygun temizlik maddesi deterjan verilir. Gelberi ile geri götürülür, sonra kazınır ve yeniden bol su verilir. Üzerindeki temizlik maddesi arındırılıncaya kadar su tutulur. Bundan sonra kuruması için dışarı serilir. İlmeği yün olan halılar kırpımhaneye sevk edilir. Heleronik bıçaklı büyük kırpım makinalarından geçer. Hav tepesi kadife intizamında kesilir ve mamul halı olmuştur. Yıkanan halı şayet ipek halı ise sırt yani pürüz lambası ile hafif ütülenir. İlaç yıkama işi bittikten sonra halı önden ve arkadan buharlı ütülerle ütülenir. Hav bir tarafa yattığından ön taraftan bakılınca renkler koyu, geri taraftan bakılınca renkler açık görülür. Halk dilinde bu halıya "yanar döner" denilir.
Isparta halılarına boyutlarına göre geleneksel adlar verilir. (40x40, 40x130) paspas, (75x130) seccade/namazlık, (100x200) divan/arşın çeyrek, (120x180, 120x210) seccade, (80x300) yolluk, (150x260) kelle, (200x300) taban, (250x350) büyük taban olarak adlandırılır. Parantez içindeki boyutların birimi cm olup, birinci rakam eni, ikinci rakam boyu vermektedir. Isparta halıları incelendiğinde, motiflerde genellikle bir hareketlilik ve sembolleşme görülmektedir. Isparta’nın simgesi haline gelen gül başta olmak üzere, genellikle çeşitli çiçek ve yapraklardan oluşan bitkisel bezemelerden seçilmektedir. İnsan, kelebek, kuş vb. hayvan figürlü bezemelerin, kandil, ibrik, şamdan gibi nesneli bezemelerin de halıyı çevreleyen bordürlerde düz ve çapraz düzenlemelerle yer aldığı görülmektedir. Isparta halılarında, genel olarak Gülistan, Serpme, Kompozisyon, Osmanlı, Goblen, Çin, Üzümlü, Dönümlü, Köşegöbek gibi desenler kullanılmaktadır. Isparta’da dokunan halılarda genellikle lâcivert, kiremit kırmızısı, cam göbeği mavi, kirli sarı, sarı-yeşil, yağ yeşili, bej tonları ile kırık beyaz kullanılmaktadır. Bu arada indrigo mavi ve genellikle motif kenarlarını güçlendiren siyaha yakın koyu kahve renklerine de sıkça rastlanmaktadır. Zemin renkleri, genellikle beyaz ve lâcivert ağırlıklıdır. Taban ve yolluk olarak dokunan düz renkli halılar da mevcuttur. Aynı karakterdeki motif ve bezemelerin beyaz veya lâcivert zeminde kullanıldığı da görülmektedir. Halılarda kullanılan motif, renk ve yüzey düzenlenmesinde yörenin tüm özelliklerin en güzel bir biçimde görmek mümkündür. Serbest gruplanan güller, menekşeler, mine çiçeklerden oluşan düzenlemelerde yıllardır değişmeyen Isparta imajını belirleyen halı örnekleri bugün pek çok evde odaları, salonları süslemektedir. Isparta halısının teknik, renk, motif ve kompozisyon özelliklerini taşıyan bir başka örnek de bordür zemin rengine zıt olmasına karşı, motiflerdeki rengi destekleyici güçlü bir renk ile bordür tamamlamaktadır. Yörede, 2.250.000 m2’ye kadar çıkan Isparta Halısı üretimi günün şartlarına göre azalarak hemen hemen dokunmasından vazgeçilmiştir. Isparta halısı yerine piyasa talepleri doğrultusunda çeşitli tiplerde imalat yapılmakta olup, son senelerde Milâs halısı dokutulmaktadır. Isparta’da el halılarını dokuyan üretici kişilerin azalması, özellikle İl Merkezinde bulunan Halı Sarayı’ndaki halı satışlarının sona ermesine neden olmuştur. Yörede, küçük tezgâhlarda dokunan minyatür el halıları da bulunmaktadır. Yarısı bitirilmiş şekilde dokunan bu halılar, halı tezgâhı olan küçük ıstarlara yerleştirilerek, hediye mahiyetinde bazı halı satış mağazalarında satılmaktadır.
Kaynakça : -Isparta Kültür ve Turizm Envanteri (A. Kılıç, Koord.). (2011).
Isparta: İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü.